3 Ağustos 2011 Çarşamba

Venezuela İlk Gun



Bogota'da yaşadığım talihsiz kamera hırsızlığı sonunda vize için kursa yazılmak ya da yeni bir fotoğraf makinesi almak arasında kalmıştım. Açıkçası gezmek daha cazip geldi ve Venezuela'ya geçme zamanı geldi diye düşündüm. Bana ilk anlatılan Kolombiya'da bir kez dikkat ediyorsan Venezuela'da iki kez etmelisin oldu. Şüpheyle yaklaşmakla birlikte nasıl bir şey olduğundan da emin değildim Caracas'ın. Bogota'dan Venezüela'ya en kolay uçakla gidebilirsiniz ama harcamada kısmak istiyorsanız, zamanınız ve biraz da maceracı bir ruhunuz varsa benim yaptığım gibi otobüs daha mantıklı olacaktır. Ayrılık gecesi tek başıma terminale gittim ve biletimi aldım. Venezuelaya gitmek için önce sınırdaki şehir olan Cucuta'ya varmam gerekiyordu. Sadece Cucuta'ya yolculuk 15 saat sürüyor ve bunu buzdolabına çevirdikleri otobüslerle yapıyorsunuz. Kolombiya otobüslerinin hepsi böyle nedense bir ayarı yok. Kolay değil ama yol üzerinde görmeye değer pek çok şey de bulunuyor. Özellikle Bucaramanga etrafındaki dağlar gören herkesi hipnotize ediyor sanki. 



5 Temmuz 2011 Salı

Zipaquira ve Nemocon - Kolombiya`nın Birinci Harikası



Diocesan Kilisesi (Zipaquira)
Zipaquira Bogota'nın 49 km kuzeyinde 100.000 nüfuslu küçük bir şehir olmasına rağmen  gerek Kolombiya tarihinde gerekse Kolombus öncesi dönemde sakinleri için vazgeçilmez  bir şeye sahipti; dünyada bilinen en geniş tuz yataklarından birisi şehrin üzerinde yükselen  Zipa tepesinde bulunuyordu. Bereketli toprakları, zengin faunası ve uygun iklim  koşullarının etkisi dışında Muiskaların endüstrisi bu tuz sayesinde ilerledi, bağımsızlık  savaşları bu tuzdan elde edilen gelirlerle finanse edildi. İspanyollara karşı ilk antlaşma  burada imzalandı. Kolombiya'nın Birinci Harikası adı verilen dünyanın en büyük yeraltı  katedrali bu tuz kayaları oyularak inşa edildi. Gabriel Garcia Marquez burada yazarlığa ilk  adımlarını atacaktı. Sadece Muiskalar ve kolonistler için de önemli değildi. Bundan 12.400  yıl önce Güney Amerika'da yaşayan toplayıcı-avcıların buradaki kayalarda doğal  sığınaklara yerleştikleri keşfedildi. Bu da Zipaquira'yı Güney Amerika'da bilinen en eski  yerleşim noktalarından birisi yapıyor. Bu kadar insanın hayatını değiştiren bu beyaz altının  tarihini, nasıl oluştuğunu incelemek de bu durumda benim için zorunlu oldu. :)


1 Haziran 2011 Çarşamba

EFSANENİN BAŞLADIĞI YER: GUATAVITA

Öyle ya da böyle çoğu eserde adı geçmiş, filmlere konu olmuş El Dorado efsanesini pek çoğumuz duymuştur sanırım. Efsanenin adına aşina olmakla beraber tam olarak ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. İşin aslı kimsenin bir fikri yok. El Dorado Türkçe'ye çevrildiğinde Altın Kaplı Adam manasına geliyor lakin geçen zaman içinde Güney Amerika'yı fetheden conquistadorların dilinde ölümsüz bir mite dönüştü; El Dorado önce altından bir adamdı sonra bir krala dönüştü, daha sonra her yeri altınla dolu bir şehre hatta koca bir krallığa dönüşecekti efsane. Bu arada conquistadorların arayışı hiç bitmedi; dağlarda, nehirlerde, yağmur ormanlarında sonu felakete bile varacak olsa bulmaya çalıştılar bu var olmayan krallığı.

Efsane bu ya hakkını vermek gerek; böylece yola çıktık Bogota'dan Altın Adam'ın ilk görüldüğü yer olan Guatavita'ya. Guatavita'nın özelliği hemen yakındaki Tolima'da yaşamış Muiska halkının bu bölgedeki gölü kutsal addetmesinden ileri geliyor. Günümüzde de bu mirası ve Kolombiya öncesi kültürleri tanımak isteyen yerli, yabancı turistler için de ilk duraklardan birisi.



11 Mayıs 2011 Çarşamba

Yaje bir yoldur: Bir Ayahuasca Deneyimi

Birazdan anlatmaya çalışacağım fenomenle uzaktan yakından  alakalı bir şey ile dürüst olayım daha önce karşılaşmamıştım.  Kolombiya'da geçirdiğim ilk ay tesadüf eseri yaje adı verilen bir tür içeceğin uzak yörelerdeki yerliler tarafından çeşitli  ritüellerde kullanıldığını duydum. Bana ilk elden anlatılan kendisinin bir tür ilaç olduğu ve ruhsal, fiziksel problemleri  tedavi etmekte kullanıldığıydı ve tüm bunlara çeşitli, çoğu zaman ürkütücü görüntülerin eşlik etmesiydi. Aklıma ilk gelen LSD tarzı bir başka halüsinojen madde diye düşündüm. Diğer yandan böyle bir şeyin hala modern dünyada otantikliğinden kaybetmeden devam ediyor olması o anda ilgimi çekmeye yetmişti; bir şekilde bulacaktım bu yaje (okunuşu yahe) denilen bitkiyi. İnternet üzerindeki bir kaç arama sonrası tüm bulabildiğim çeşitli turist tuzakları olmuştu. Neyse ki yine tamamen tesadüf eseri bir arkadaşımın arkadaşının beni yönlendirmesiyle Bogota yakınlarındaki bir köydeki seremoniye katılma şansı bulabildim. Seremoni sırasında tanıştığım biri kulağıma "yaje bir yoldur"  derken ne demek istediğini ancak seremoni sonlandığında anlayabilmiştim doğrusu. Öyle ki iki şeyden emin oluyorsunuz bu yolda:



1 Mayıs 2011 Pazar

Bogota`da 1 Mayıs - Devlet Her Yerde Devlet


Colpatria Kulesi
1 Mayıs sabahı uyandığımda tedirgin değildim desem yalan olur. Zira Bogota'da o gün ne olacağını önceden kestirmek için meteorolojiye bile gitseniz pek bir şey değişeceğini sanmıyorum. El Nino sadece havaları değil insanların da mı kafasını karıştırıyor acaba diye meraktayım doğrusu. Bogota'nın en önemli caddesi Septima'ya doğru yürürken aklımdan çok sakin bir gün de olabilir, polis plastik mermilere, yanıcı bombalara da başvurabilir diye düşünceler geçiyordu. Çok geçmeden Septima'da üniversiteden arkadaşlarla buluştuk. İstanbul'a nazaran oldukça sakin bir görüntü hakimdi diyebilirim. Arkadaşım genelde olayların Septima'nın devlet binalarına yaklaştığı yerde (calle 19) başladığını ve oradan devam etmenin tehlikeli olabileceğini belirtti. Bunda 6 sene evvel aynı noktada 15 yaşında Nicolas adında bir gencin polisler tarafından katledilmesi de önemli bir rol oynuyor.


25 Aralık 2010 Cumartesi

Tayrona Milli Parkı - Santa Marta

Tayrona plajlarından biri
  Karlı Santa Marta sıradağları (Sierra Nevada de Santa Marta) And dağları zincirinden bağımsız olarak Karayip sahili boyunca uzanan izole sıradağlardan oluşmuş bir dağ dizisi. Denizden 42 km uzakta 5,700 metre yüksekliğe uzanmasıyla dünyanın en uzun kıyı sıradağlarını oluşturuyor ayrıca. Deniz seviyesiden zirvesine kadar olan alanda birbirinden çok farklı ekobölgeler bulunması sayesinde önemli bir biyoçeşitliliğe sahip.


 
Home | Arşiv Odası | Lüzumsuz Şeyler | İletişim CC: Ticari amaçla ve kaynak göstermeden kopyalanamaz. Creative Commons Lisansı